Arama Motoru

Özel Arama

31 Temmuz 2010

Üstünel'den vazgeçen Riijkaard'ı tutar mı ?

Galatasaray Teknik Direktörü Frank Rijkaard'ın, Türkiye'ye geldiğinden beri düşüncelerini ve fikirlerini çok fazla takip edemedik. Ya Galatasaray, Rijkaard'ı kamuoyundan saklıyor, ya da Rijkaard çok fazla medya ile haşır neşir olma niyetinde değil ve konuşmak istemiyor. Her iki seçeneğin ihtimali yüksek, hatta ikisinin birden geçerliliği var olabilir. Bu nedenle Rijkaard'ın maç önceleri mecbur gelen basın toplantıları bulunmaz bir nimet. 10 dakika için de olsa, Rijkaard'ın Galatasaray ile ilgili fikirlerini öğrenmiş oluyoruz.

Rijkaard'ı Türkiye'ye getiren Haldun Üstünel önce Futbol A.Ş., sonra da kulübün yönetim kurulundan istifa etti. "Galatasaray'da ilk tanıdığım kişilerden biri" diyor Rijkaard onun için. Aslında ilk kişi dese, yalan olmazdı. Rijkaard'ı Galatasaray'a getiren Üstünel artık yok, Rijkaard da bu yüzden Üstünel ile konuşmak istediğini söylüyor. Hollandalı haklı, konuşulması gereken konuların sayısı bir hayli fazla.

Bir yöneticinin istifa etmesi çok olağanüstü bir durum değil, hatta Galatasaray'ın 2. Başkanı Mehmet Helvacı'nın dediği gibi herkesin yeri doldurulur, ki yedek üyelerden biri şimdiden Üstünel'in yönetimdeki yerini almış durumda. Ancak tartışılması gereken bir yöneticinin istifası değil, onun gidişi ile bir kulüp politikasının tamamen değişmesidir. Üstünel daha bundan altı ay önce "sihirbaz" olarak kutlanırken, şimdi istifaya zorlanan bir yönetici olması bir tarafa, Üstünel'in izlerini silme operasyonu da dikkat çekmiyor değil.

Galatasaray'da "Total Futbol oynatsın" diye getirilen Rijkaard'a, "göze hoş gelen" futbolu sağlaması için transfer edilen Keita, Giovani dos Santos, Jo gibi oyuncular teker teker gitti. Yerlerine transfer edilen Juan Pablo Pino ve Serdar Özkan gibi oyuncuların CV'leri itibariyle yeterlilik konusunda kuşkuların olması doğal. Elano'nun da kalmayacağını, kulübün telelevizyonunda, kulübün kaptanı rahatlıkla söyleyebiliyor.

Rijkaard'ın "Üstünel ile konuşmam lazım" dediğinde, neleri kast ettiğini bilmiyoruz haliyle ama sorulardan biri mutlaka "Galatasaray'ın artık bana ihtiyacı var mı" olmalı. Hem Üstünel'in getirdiği isimlerin gönderilmesi, hemde yerine alınan adamların hedeflenen "Total Futbol"a uygun olmayışı, Rijkaard'ın geleceği hakkında ciddi kuşkular uyandırıyor. Galatasaray'ın bir yıl içinde önce göze hoş gelen, "Total Futbol" için yapılanması, bir yıl sonra da "savaşan takım" hüviyetine bürünmek istemesi, istikrarsızlığın bir örneğidir.

Galatasaray Başkanı Adnan Polat "Rijkaard da değişebilir" dediğinde, hocasını mı övdü yoksa ikaz mı etti, belli değil. Galatasaray'da Üstünel'in başlattığı politikanın kısa vadeli bir başarı getirmediği alınan sonuçları baz alarak görmek güç değil, ancak kısa vadeli olumsuz tabloya, köklü bir kulüp politikası değişimi ile cevap vermek ne kadar doğru? Markalaşma ve showa yönelik bir futbol mantalitesi için çaba gösteren Üstünel'in yerine muhafazakar bir politika izleyen Adnan Sezgin'e dönmek, sağlıklı ve uzun vadeli bir planlamayı yansıtmıyor.

Geçtiğimiz sezonun başında pahalı ve isimli transferler yapan Galatasaray, şimdi Jan Polak ve Vince Grella gibi vasat oyuncuların peşine düştü ve bunları getirmekte bile zorlanıyor. Lorik Cana ne kadar doğru bir transfer olsa da, geçen sezon için yapılması gereken bir hamleydi. Şimdi birçok giden oyuncunun peşinden yıldız transfer olarak Cana'nın gelmesi değişimin göstergesi.

Bu hamlelerin sonucunda, futbol felsefesi belli olan Rijkaard'ın, Galatasaray'ın yeni yapısına uygun olup olmadığını önümüzdeki aylar gösterecek. Rijkaard ve ekibi değişim için adımlar atıyor, ancak Hollandalılara yeni uzun vadeli bir yapılanma süreci tanınmayacaktır. Şu bir gerçek ki, Üstünel'den kolay vazgeçen Galatasaray yönetimi, Rijkaard'ı da kayıtsız şartsız tutmayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınızı Yazınız Ve bir hesabınız yoksa ''ANONİM'' i seçiniz.Yorumunuzu gönderiniz